|
* Karadenizden 38 km
içeride, bir zamanlar gaz lambalarıyla aydınlatılan evleri, ninelerin erzaklarını
sırtlarına vurup ineklerini önlerine katarak patika yollardan ulaşabildikleri
yayla köyü. AYDER
* Şimdilerde karlı yamaçlarıyla yazın sıcak günlerinde bir sığınak, kaplıcalarıyla
hastalara şifa, otelleri ve lokantalarıyla ziyaretçilerine hizmette kusur etmeyen
turizm beldesi...
* Rize merkezden 1 saatlik
rahat bir yolculukla ulaşılabilen Ayder; yayla olduğu zamanları buruk bir
özlemle anlatıyor size..
* Rize’den Sarp’a doğru sahil
boyu kısa bir yolculukla önce Ardeşen’e; oradan da eşine zor rastlanır
güzellikteki Fırtına vadisine ulaşıyorsunuz...
*
Köpüklü sulara gerdanlık olan onlarca kemer köprünün altından geçip giderken
buhar olup yeşil dalları kucaklamasına şahit oluyorsunuz Fırtına deresinin...
*
Kayaların arasından, derelerin kenarından, dağların yamacından yol alıp
kavuşuyorsunuz Ayder yaylasına…
*
Yol boyunca sıralanmış alabalık lokantalarında, fırtına deresinin gürültüsü
eşliğindeki alabalık ziyafetinden sonra Ayder'in muhlaması bekliyor
sizi, kalaylanmış bakır tavasında. Yanında mısır çorbası, lahana yemeği, laz
böreğiyle…
*
Gün akşama döndüğünde; ateşböceklerinin eşliğinde geldiğiniz yolu geri dönmek ya
da Ayder’in yamaçlarındaki ahşap otellerden birisinde konaklamak arasında tercih
yapmak zorunda kalıyorsunuz…
* Ayder artık fotoğraflarda kalan bir “yayla” olsa da; kaplıcasıyla, yeşil
yamaçlarıyla, ahşap yayla evleriyle, karların arasından akan
çağlayanlarıyla, ağaçlarıyla, dallarıyla kucak açmış bekliyor sizleri…
|